Dermatoloji

dermatoloji bilgilendirme

image description

Doktor Sayısı:10

Hastane Sayısı:5

Hasta Temsilci:Erkut ŞAHİN

Temsilci Doktor:Dr. Emina Frljak

7/24 +905448822252

dermatoloji

Web sitemiz , Dermatoloji ile ilgili sorularınızı, ilgili doktor ve hastaneler hakkında bilgi vererek, merak ettiğiniz tüm soruları öğrenebilir, uzman doktorlarımız tarafından bilgi alabilirsiniz.

Sağlıkturizm.com, Türkiye'deki tüm Hastane, Doktor ve Acentalar hakkında bilgi veren bir sağlık sitesidir.. Herhangi bir sağlık sorunlarınızda yada güzelliğiniz icin yapılacak olan operasyonlarda, operasyon öncesi ve sonrasında sizlere ücretsiz danışmanlık hizmeti vermektedir. Nasıl mı ? Sağlıkturizm.com, sitesine girdiğinizde sizi karşılayacak olan 7/24 canlı destek hizmetindeki uzmanlarımıza, dilediğini sağlık soruları ve sorgulamaları yapabilir, destek alabilirsiniz. Ameliyat öncesi, bütcenize ve sağlık sorunlarınıza göre tüm hastane ve doktorlarda araştırma yapan uzmanlarımız, sizlere en uygun doktor ve hastaneleri sunmaktadır.

Dermatoloji hakkında bilgileri yukarıda bulunan Doktor, hastane ve sorular başlığında ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.


DOKTORLAR

Sitemizdeki doktorlar herkes tarafından tavsiye edilen ve operasyonlarda başarılı olan doktorlardır. İlgili bölümlerin ilgili doktoları inceleyebilirsiniz

HASTANELER

Sitemizdeki hastaneler herkes tarafından tavsiye edilen ve operasyonlarda başarılı olan hastanelerdir. İlgili hastaneleri, hastaneler bölümünden takip edebilirsiniz.

Doktorlar

Dermatoloji doktorlarımıza aşağıdaki bilgilerden yada buradan ulaşabilirsiniz.


Uzm. Dr. Ahu Çiler ÇIKIM

1976 yılında Dünya'ya gelen Uzm. Dr. Ahu Çiler ÇIKIM, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden Mezun Olmuştur.

 

 

Hastaneler

Dermatoloji bölümü olan hastanelereaşağıdaki bilgilerden ulaşabilirsiniz.


Doğan Hospital

Dializ, Tıp Merkeziyle birlikte bir hastanesi olan özel doğan hastanesi 70 doktorla hizmet vermektedir.

Dermatoloji nedir?

Günümüzde alerjik deri hastalıkları modern yaşam biçimleri, değişen çevresel koşullar nedeniyle gittikçe artmaktadır. Atopik Ekzema, Kontak Ekzema, Ürtiker (Kurdeşen)gibi deri hastalıklarının nedenlerini bulmak; iç kaynaklı veya dış kaynaklı olup olmadığını anlamak ilk basamak tedavinin yanı sıra hastalıkların kronikleşmesini ve tekrarlamasını önlemek açısından çok önemlidir.

Güneş ışınının deride bağışıklık sistemini baskılayıcı etkisine dayanan bu tedavi biçimi özellikle Psöriasis ( Sedef Hastalığı) , Vitiligo (beyaz lekeler), Parapsöriasis, Mikozis fungoides (deri lenfoması) gibi bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklarda yıllardır uygulanan etkin , ağızdan alınan immunsupresif ilaçlara göre yan etki olasılığı çok düşük olan çoğunlukla tedavide ilk seçilmesi gereken bir yöntemdir.

PUVA, Re PUVA, Ultraviyole A, Ultraviyolet B ve el ayak PUVA tedavisi şeklinde modern tasarlanmış Fototerapi tedavileri uygulanmaktadır.

CİLT LEKELERİ

Leke tedavisinde en önemlisi doğru teşhis koymaktır. Dolayısıyla herhangi bir leke tedavisi yöntemine başlamadan önce mutlaka bir dermatoloğa (cilt hastalıkları uzmanı) başvurulması ve leke türünün teşhis edilerek tedavinin planlanması önemlidir.

İyi huylu ve çeşitli yöntemlerle tedavi edilebilecek bir leke fiziksel açıdan en tehlikeli deri kanseri türü olan malin melanoma çok benzeyebilmektedir. Bu tip cilt kanseri ve bazı kanser başlangıcı olan leke benzeri lezyonlar üzerinde lazer ve benzeri tahrip yöntemleri asla kullanılmamalıdır.

Oluşum sebebi ve türüne göre farklı lekeler için farklı leke tedavisi yöntemleri mevcuttur. Dermatoloğunuz sizi doğru leke tedavisi yöntemine yönlendirecektir.

Aşağıda sol tarafta iyi huylu bir leke olan solar lentigo, sağ tarafta ise en tehlikeli deri kanserlerinden biri olan lentigo malin melanoma görülmektedir. Solar lentigo ışın yöntemleriyle tedavi edilebilecekken, lentigo maligm melanoma’ya lazer atılması çok tehlikelidir ve hastalığı tetikler.

PİGMENTASYON BOZUKLUKLARI   (Hipermelanoz=LEKE):

Normal deri rengi dört biyolojik maddenin karışımından oluşur. Bunlar;

1) İndirgenmiş hemoglobin (mavi)
2) Oksihemoglobin (kırmızı)
3) Karotenoidler (sarı) gıdalarla dışarıdan alınır.
4) Melanin (kahverengi)

Deri renginin asıl belirleyicisi  melanindir. Melanin, melanosit adı verilen özel epiderm hücreleri tarafından sentezlenir ve dağıtılır. Melaninin derideki miktarı ve dağılımı insan derisinin üç ana renginin (siyah, esmer ve beyaz )esasını oluşturur.

Bu üç temel deri rengi genetik olarak belirlenir ve yapısal melanin pigmentasyonu olarak adlandırılır. Normal temel deri rengi ultraviyole ışınım veya hipofiz hormonlarının etkisinde kalarak koyulaşabilir. Buna uyarılabilir melanin pigmentasyonu adı verilir.

Yapısal ve uyarılabilir melanin pigmentasyonunun birleşimi deri fototipini oluşturur. 
Deride melanin artışı hipermelanoz diye bilinen duruma neden olur. Bu durumun iki nedeni vardır.

1) Melanin üretiminde artışa neden olacak şekilde melanosit sayısındaki artış (lentigo buna bir örnektir)
2) Melanosit sayısında artış yok, sadece melanin üretiminde artış var (melasma buna bir örnektir)
Melanin sentezi yada melanogenez, ultraviyole ışınlarına karşı organizmanın verdiği koruyucu yanıttır. Uzun süre maruz kalma durumunda bir bronzlaşma yaratır. Ancak yaşlanma ve aşağıdaki faktörler ile birlikte pigmentleşme (leke) problemleri görülebilir.

Her iki tip hipermelanoz üç faktör sonucunda olabilir. Bunlar;

a) Genetik
b) Hormonal (hamilelik veya hormon içerikli ilaç kullanımı )
c) Ultraviyole ışını
- sık ve uzun süre güneşte kalma ”enflamatuar reaksiyon, yanık, egzema”,
- Parfüm, ultraviyole ışınlarının etkisi altındaki bazı fotosensitif ilaçlar

Bu bozukluklar aşağıdaki şekillerde ortaya çıkar.

- Çoğunlukla yüz, eller ve boyunda ortaya çıkan güneş nedeniyle oluşan lekeler (aktinik  lentigo) yada yaşlanma lekeleri (senil lentigo) olarak bilinen lekeler.
- Simetrik bir şekilde alında, yanaklarda, çenede ve üst dudaklarda oluşan pigmentasyonda bir artış... Buna kloazma yada melazma adı verilir.

1-MELASMA:

Melasma (Yunanca ‘’siyah bir benek’’) güneşe maruz kalma sonucu oluşan, açık alanlarda, özellikle yüzde ortaya çıkan sonradan oluşan açık veya koyu kahverengi pigmentasyondur.

Gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı ve muhtemelen difenil hidantoin gibi belli ilaçların alımı ile ilişkili olabilir veya idiopatik (sebebi bilinmeyen) olabilir.

Kloazma (Yunancada yeşil bir benek),  gebelik maskesi gibi isimlerle de bilinir.

Daha sıklıkla genç erişkinlerde görülür. Kadınlarda daha yaygındır. Hastaların yaklaşık %10’u erkektir. Melazma yapı olarak deri rengi esmer veya siyah olanlarda daha belirgindir.

Özellikle yapısal deri rengi esmer olup kontraseptif ilaç kullananlarda ve güneşli bölgelerde yaşayanlarda ortaya çıkar. Gebelik melazmaya neden olur. Son zamanlarda osteoporozu önlemek için hormon ilacı kullanan kadınlarda görülmektedir. Difenilhidantoin kullanan hastalarda da güneşe maruz kalınması durumunda görülebilir.

Sebebi tam olarak bilinmemektedir.

Pigmentasyon (leke) özellikle güneş ışığına maruz kalındıktan sonra, haftalar içinde çok hızlı gelişir.

Fizik Muayene Bulguları:

Deri Lezyonları: Renk tonu ve yoğunluğu büyük ölçüde hastanın deri fototipine bağlı lekelerdir. Açık kahve, koyu kahve, siyah renklerde olabilen genellikle tekdüze fakat beneklide olabilen deriden kabarık olmayan, simetrik olabilen, sınırları girintili çıkıntılı, düzensiz, coğrafik görünümlü olabilir.

Üçte ikisi yüzün orta kısımlarında, yanaklar, alın, burun, üst dudak ve çene, daha küçük oranda yüzün yanak ve çene bölgelerinde, nadiren de ön kolların dorsal yüzünde yerleşir.

Tamamen kozmetik bir sorun olmakla birlikte lekeli görüntü oldukça rahatsız edicidir.

Melazma doğumdan sonraki veya hormon içerikli ilaçların bırakılmasından sonra tamamen kaybolabilir. Sonraki gebeliklerde tekrar ortaya çıkabilir veya çıkmayabilir.

Tedavi:

Önlenmesi için hastanın her sabah titanyum dioksit ve/veya çinko oksit içeren opak bir güneşten koruyucu kullanması esastır. Güneşe yoğun maruziyetin olduğu zamanlarda 3 saatte bir tazelemek, terleme halinde, havuza veya denize girip çıktıktan sonra tazelemek, havlu ile yüz kurulandıktan sonra tazelemek gereklidir.

Tedavi etmek için hidrokinon, azeleik asit, tretinoin, glikolik asit, fitik asit, c vitamini, kojik asit gibi bir takım aktif ajanlar kullanılabilir. Bunun dışında kimyasal peeling gibi soyucu ajanlar, ışık tedavileri alternatif tedavi seçenekleridir.

Etkin tedaviye karar vermek için bir dermatolog ile görüşülüp pigmentasyonun derinin hangi tabakasında olduğu tespit edilmeli ve uygun tedavi seçeneği belirlenmelidir.

2-LENTİGO:

Derinin epidermis tabakasında yerleşmiş güneşle tetiklenen melanosit hücrelerinin çoğalmasıdır.

Özellikle açık tenli ve uzun süre güneşe maruz kalan kişilerin önemli bir kısmında çok sayıda lezyonlar (lekeler) şeklinde olur.

En sık el sırtı, alın, göğüs V’si, omuzlar ve sırt gibi güneş alan bölgelerde yerleşir.

Genellikle deri seviyesinde bazen üzerinde hafif pullanma bulunan 0.5-1.5cm çapında, yuvarlak veya oval, çevreye doğru yıldızsı uzantılar gösteren, düzensiz maküllerdir.

Rengi açık kahverengi ve ten rengi arasında değişir, bazen siyah ta olabilir. Herhangi bir belirtiye yol açmaz.

Genellikle 40 yaştan sonra, fakat güneşli iklimlerde yaşayanlarda 30 yaştan sonra görülür. Açık ten rengine sahip kişilerde daha sıklıkla ortaya çıkar. Akut güneş yanıklarından ve aşırı doz PUVA tedavisinden sonra ortaya çıkar.

Karışabildiği Durumlar:

Yüzde, güneşe maruz kalan yerlerde, sonradan ortaya çıkan kahverengi lezyonlar gelişigüzel muayenede birbirine benzer görünebilir fakat farklı özelliklere sahiptirler. Çillenme, seboreik keratoz, yaygın pigmente aktinik keratoz, lentigo maligma sıklıkla karışabildiği durumlardır.

Tedavi:

Kriyoterapi veya lazer en etkili tedavi yoludur.

3-EFELİD (Çillenme):

Başlıca güneş gören bölgelerde yerleşen 5-6mm’lik düzensiz şekilli, kahverengi çok sayıda deri seviyesinde lezyonlar ile karakterizedir.

Melanosit sayısında artış ya çok hafiftir veya hiç yoktur. Efelid kızıl saçlı veya açık ten rengi olanlarda daha sık görülür.

Ailesel bir geçiş özelliği olabileceği bilinmelidir.

Genellikle 3 yaş civarında ortaya çıkan lezyonlar yaz mevsiminde güneşin etkisi ile belirginleşir. Burun, yanaklar, el sırtı, ön kol ve gövdenin üst kısmı en sık yerleştiği bölgelerdir.

4- POSTİNFLAMATUAR HİPERPİGMENTASYON:

Deri fototipi 4,5,6 olan hastalar için önemli bir leke problemidir. Bu pigmentasyon bozukluğu aknede, psöriasiste, liken planusta, atopik dermatitte, kontak dermatitte ve deriye herhangi bir travmadan sonra gelişebilir. İyileşmesi haftalar ve aylar sürebilir.

Lezyon karakteristik olarak daha önceki inflamasyon yerine sınırlıdır, sınırları belirsizdir. İlaç tedavisine iyi cevap verir. Bazı ilaçlara bağlı gelişen pigmentasyon ile beraber olabilir. Bu durumda tedaviye yanıt daha zor ve inatçıdır.

RİEHL MELANOZU: (Melanodermitis Toksika)

Yüz ve boynun retiküler, konfluan siyahtan kahverengi-mora değişen pigmentasyonudur.

Kontakt duyarlılık veya kimyasal maddelere özellikle kozmetikler içindeki koku maddelerine bağlı fotokontakt duyarlılık sonucu oluşabilir.

FİTOFOTODERMATİT (BERLOQUE DERMATİTİ)

Fitifotodermatit (bitki+ışık dermatiti) eğlence yada mesleki nedenle güneşe maruz kaldığı sırada belirli bitkilerle temas sonucu oluşan derideki inflamasyondur.

İnflamatuar yanıt bir çok bitki ailesindeki fotoduyarlılaştırıcı kimyasallara karşı fototoksik reaksiyondur.

Oldukça yaygındır. Genellikle bahar ve yaz aylarında ve her yaşta oluşabilir. Tüm deri fototiplerinde oluşabilir.

Bazı meslek gruplarında daha sık görülür. Açık hava barlarında güneşe maruz kalan barmenlerde (limon suyuna bağlı), kereviz toplayanlarda, havuç işleyenlerde, bahçıvanlarda daha sıktır.

Hastanın belirli bitkilerle (miskat limonu, limon, yabani maydanoz, kereviz, incir, tavşancıl otu, yeşil havuç, yabani havuç) temas öyküsü vardır. Bergamut içeren parfümleri kullanan kadınlarda, özellikle boyun yan taraflarında olmak üzere, parfüm uygulanan yerlerde çizgisel pigmentasyonlar gelişir. Çayır otu bulunan plajlarda yürüyen ve çimenlerde oynayan çocuklarda bacaklarda berloque dermatiti gelişir.

Acı ve kaşıntı ile beraber eritem. Ödem, vezikül ve bülille birlikte tuhaf çizgilenmeler görülür. Temas alanının dağıldığı alanlar özellikle kollar, bacaklar ve yüzdür. Tedaviye iyi yanıt verir.

6- İLACA BAĞLI PİGMENTASYON

- Hiperpigmentasyona  neden olan ilaçlar;
- Amiadaron,
- Klorokin, hidroksiklorokin, kinakrin,kinin,
- Minosiklin, klofazimin, zidovudin,
- Hidantoin,
- Bleomisin, siklofosfamid, doksorubisin, daunorubisin, busulfan, 5-fluorourasil, daktinomisin,
- Gümüş, altın, civa,
- Adrenokortikotropik hormon (ACTH), östrojen/progesteron,
- Klorpromazin

İlaçlarının genellikle uzun süreli kullanımlarını takip eden pigmentasyonlar (lekeler) oluşur. Bu durum hastalarda önemli kozmetik kaygılar yaratır. İlaç kullanımlarının bırakılmasının ardından gerilemekle birlikte alternatif tedavi seçenekleri denenebilir.

Akne (sivilce)

Akne(sivilce) En sık ergenlerde görülen ve kendini komedonlar (deri altında beyaz ve siyah noktalar), papülopüstüler (kırmızı deriden kalkık ve üzeri beyaz iltihap görüntüsü içeren kabarıklıklar), nodüller veya kistler  (deri içinde sert ve ağrılı- ağrısız sertlikler)  şeklinde gösteren bir deri hastalığıdır.

Akne en sık yüz, sırt, göğüs, kollar, omuzlar ve kalçalarda görülür.

Çok yaygındır, akne yaklaşık gençlerin %85’ ini etkiler. Aknenin ilk ortaya çıkışı kızlarda 10-17, erkeklerde 14-19 yaşlarında olabilir. Bununla birlikte 25  veya daha ileri bir yaştada sivilce şikayetine rastlanabilir.

Akne erkeklerde kadınlardan daha şiddetli seyreder. Şiddetli akneye sahip kişilerin çoğunda ailesel özellik vardır.

SİVİLCE (AKNE) OLUŞUM NEDENLERİ

Yağ bezleri, deride folikül adı verilen içinde kıl kökünün de bulunduğu bir kanala açılır ve pore adı verilen gözeneklerden deri yüzeyine ulaşır.

Bu kanalın çevresini döşeyen hücrelere keratinositler denir. Akneyi oluşturan faktörler folikül içindeki anormal değişikliklerden kaynaklanır.

Akne Oluşumunda Temel Faktörler

Foliküler keratinizasyon:  Anormal foliküler keratinizasyon, yağ kanalını döşeyen bu hücrelerin kanal içine dökülmesi ve yapışkanlıklarının artması şeklinde tanımlanır.

Bunun sonucu olarak folikül adı verilen yağ kanalı tıkanır. Bu tıkaç nedeniyle kanal içinde yağ ve hücre atıkları birikir, bu birikintiler de mikrokomedon denilen sivilce (akne) başlangıcı yapıyı oluşturur.

Aşırı Sebum Salgılanması: Foliküllerin içinde yer alan yağ bezleri sebum adlı yağlı bir madde salgılar. Bu madde folikül boyunca ilerler ve folikülün deri yüzeyi ile buluştuğu gözeneklerden dışarı atılır.

Sebum salgısının aşırı artması durumunda kanaldan salgılanan yağ ve yine kanaldan atılan ölü deri hücreler ile birleşerek deri gözeneklerini tıkar. Böylece bu kanalda rahatlıkla bakteri ürer.

Bu bakterilerin ürettiği kimyasal maddeler yağ bezinde iltihabi reaksiyonu uyarır ve böylelikle kanalın duvarı çatlar. Sebum, bakteri ve ölü hücrelerin deri içinde dağılımı kızarıklık, şişme ve iltihabi reaksiyona neden olur.

Sebumun üretimi ve salgılanması çeşitli hormon ve medyatörler tarafından düzenlenir. Normalde androjen hormonları sebum üretimi ve salgılanmasını arttırır. Ancak androjen değerleri normal seviyede olan pek çok erkek ve kadın bireyinde akne şikayeti olduğu görülmektedir.

Androjen  yağ bezlerinin çalışmasını düzenleyen tek hormon değildir. Büyüme hormonu ve insuline büyüme faktörünü de kapsayan bir takım başka ajanlar da yağ bezinin çalışmasını düzenmesinde etkilidir ve sivilce (akne) oluşumuna sebep olabilir.

Androjenler: Erkeklerde daha yoğun olarak bulunan hormonlardır. Androjenler yağ bezlerinin daha çok ve farklı kompozisyonda yağ üretimini arttırırlar. Tıkanmış olan folikül içinde yağ birikimi artar ve sivilce öncüsü lezyonlar meydana gelir.

Propionibacterium Acnes: Deri yüzeyinde bulunan sivilce oluşumunda rol oynayan bakteridir. P aknes pek çok akne lezyonunda görülen bir microaerophilic organizmadır. Normalde cilt yüzeyinde de yer alır. Araştırmaların çok erken akne oluşumlarında var olduğunu göstermemesi ile birlikte, daha ileri lezyon oluşumlarında varlığı neredeyse her vakada kesindir.

P aknes’in varlığı çeşitli mekanizmalarla inflamasyonu arttırır.  Bakteri birikmiş olan yağ tıkacına girdiğinde, oradaki lipitleri yağ asidine çeviren lipaz adındaki enzimleri salgılar. Bu birtakım sitokinlerin ortaya çıkmasını tetikler.  Bu durum inflamatuar(iltahap) bir yanıta neden olur.

Bu karmaşık etkileşim ile şişmiş olan folikül duvarı yırtılır ve içerik ( yağ, yağ asitleri, keratin, bakteriler) dermise (derinin alt katmanına) girer.  Yabancı cisim reaksiyonu oluşur. Yırtılma ve şiddetli inflamasyon sonucu oluşan akneler skar (iz) oluşumuna yol açar.

Akne Oluşumuna Katkıda Bulunan Faktörler

• İlaçlar: Lityum, Hidantoin, İzoniazid, Glukokortikoidler, Oral kontraseptifler, İyoditler, Bromidler, Androjenler, Danazol.
• Stres
• Oklüzyon ve baskı (elini yüzüne dayamak)
• Aknejenik mineral yağları
• Kozmetikler
• Güneş
• Aknenin yiyeceklerle ilişkisi teorik olarak yoktur.

AKNEDE DERİ LEZYONLARI

Komedonlar: Açık (siyah) veya kapalı (beyaz nokta)

Papüller ve Papülopüstüller: Kırmızı renkli deriden yüksek kabarcıklar

Nodüller veya Kistler: 1-4cm çapında tekrarlanan foliküler yırtılmalar ve inflamasyonla yeniden kuşatılma, apse oluşumu  ve yabancı cisim reaksiyonundan meydana gelir.

Sinüsler: İzole tek nodüller ve kistler lineer tepecikler ve traktüsler oluşturmak için birleşirler. Akıntılı kanallardır.

Skarlar: Sıklıkla çukurcuk ( atrofik) veya kabarık (keloid) olan akne izleridir.

Lezyonlar çoğunlukla yüz, boyun, gövde, kolların üst kısmı ve kalçaları tutar.

AKNE LEZYONLARINDA ÖZEL FORMLAR

Akne Konglabata: Yüzden çok gövdeyi tutan şiddetli, kistik aknedir. Birleşmiş nodüller kistler, apseler ve ülserasyon vardır. Kendinden iyileşme çok geç olur.

Akne Fulminans: Çoğunlukla erkeklerde 13-17 yaş civarında görülür. Ani başlangıçlı süpürasyon ve her zaman ülserasyonun eşlik ettiği  kistik aknedir. Kırgınlık, yorgunluk, ateş, eklem ağrıları, kan sayımında değişiklikler oluşur.

Tropikal Akne: Tropikal iklimlerde gövde ve kalçalarda genellikle şiddetli folikülit, inflamatuar nodüller ve akıntılı kistler ile seyreden aknenin alevlenmesidir.

Yüz Ödemiyle Birlikte Akne: Dirençli, şekil bozucu yüz orta hat ödemidir. Kızarık olabilir yada olmayabilir odun gibi sertleşme vardır.

Yetişkin Kadında Akne: Düzenli veya düzensiz adet kanaması ile beraber kıllanmış bir kadında dirençli akne hormonal açıdan değerlendirilmeyi gerekli kılar.

Dirençli Akne: Bir takım hormonal bozukluklarla ilişkili olabilir.

Akne Ekskoriye: Genellikle genç kadınlarda psikolojik problemler yüzünden oluşan yaygın ekskoriasyonlar ve skarlaşmanın eşlik ettiği hafif aknedir.

Neonatal Akne: Yenidoğan ve bebeklerde burun ve yanaklar üzerinde görülür. Geçicidir.

Meslek Aknesi: Katran türevleri, kesme yağları ve klorlu hidrokarbonlara maruz kalma nedeniyle oluşur. Büyük komedonlar, inflamatuar papüller ve kistler bulunur. Yalnızca akneye eğilimli yerlerle sınırlı kalmayıp diğer vücut bölgelerindede görülür.

Klor aknesi: Elektriksel iletkenler, böcek ve bitki öldürücülerde bulunan klorlu aromatik hidrokarbonlara maruz kalma nedeniyle olur.

Kozmetik Aknesi: Komedojenik kozmetikler nedeniyle olur.

Pomat Aknesi: Genellikle saçlarına pomat süren Afrika’lılarda olur.

Mekanik Akne: Meslek gereği sürekli kask takan kişilerde kaskın baskısına bağlı alında veya elini yüzüne dayama nedeniyle yüzde önceden varolan aknenin alevlenmesidir.
AKNE BENZERİ DURUMLAR

Steroid Aknesi: Sistemik veye sürme glulokortikoidlerden (kortizon ) sonra oluşur. Monomorfik (aynı şekilde) komedon içermeyen, küçük, kırmızı, papül ve püstüllerden oluşur.

Kullanılan İlaçlara Bağlı Akne: Fenitoin, Lityum, İzoniazid ve diğer ilaçlar nedeniyle monomorfik akne benzeri döküntüdür. Komedon bulunmaz.

Akne Aestivalis: Güneşe maruz kalma sonrası genellikle omuz, kollar, boyun ve göğüste oluşan papüler döküntüdür (Mayorka Aknesi). Komedon bulunmaz. Sebebi bilinmemektedir. Polimorf ışık erüpsiyonu olabilir.

Gram Negatif Folikülit: Uzun süreli antibiyotik kullanımının bir sonucu olarak akne vulgarisin yanı sıra  çok sayıda minik sarı püstüller gelişir.

AKNE İLE KARIŞTIRILABİLECEK DURUMLAR

Akne diyebilmek için komedon olması gereklidir. Komedon yoksa;

- Yüz bölgesindeki lezyonlar, stafilokokus aerius foliküliti, psödofolikülitis barbea, akne rosasea, perioral dermatit,
- Vücut bölgesindeki lezyonlar, Malassezia foliküliti, S. Aurius foliküliti, ‘’hot-tub’’ peudomonas foliküliti ile karışabilir.

AKNE İLE İLGİLİ LABORATUAR İNCELEMELERİ

Eğer bir hormonal bozukluk şüphesi varsa, serbest testosteron, folikül stimüle edici hormon, luteinize edici hormon, DHEAS hormon düzeyleri hiperandrojenizm ve polikistik over sendromunu saf dışı bırakmak için saptanmalıdır.

AKNENİN SEYRİ

Akne çoğu kez yirmili yaşların erken dönemine kadar kendiliğinden kaybolur. Fakat kırklı yaşlara kadar devam edebilir. Alevlenmeler kışın ve menstrüasyon başlamasıyla olur. Skarlaşma şeklinde izler kalabilir.

AKNE TEDAVİSİ (SİVİLCE TEDAVİSİ)

Sivilce (akne) tedavi edilebilir bir hastalıktır. Aknenin psikolojik etkisi her hastada ayrı ayrı değerlendirilmeli ve tedavi buna göre düzenlenmelidir.

Tedavinin amacı foliküler tıkacı ortadan kaldırmak, sebum üretimini azaltmak ve bakteriyel kolonizasyonu tedavi etmektir.

Sivilce tedavisinde bir takım sürme ilaç ve jeller, a vitamini türevi ilaçlar, ciltte sivilce oluşmasını sağlayan mikropları öldüren antibiyotik ilaçlar kullanılabilir.

Aknenin şiddet ve derecesine göre farklı tedavi alternatifleri mevcuttur. Etkin tedavinin sağlanabilmesi 4-6 ay kadar zaman alabilir. Sabırlı olunmalıdır.

Sivilcelerin tedavisi evde veya doktor olmayan kişilerce tavsiye edilen bilimsel dayanağı olmayan yöntemlerle mümkün değildir. Özellikle güzellik salonlarında uygulanan yöntemlerin hiç bir tedavi edici özelliği olmadığı gibi genellikle bunlar durumun kötüleşmesine sebep olur.

Bir takım kozmetik ürünlerin yağ kanallarının içine girerek mikropları öldürme ve sivilceleri yok etme gibi etkileri kesinlikle yoktur. Sağlıklı bir tedavi ve en kısa sürede sonuç almak için bir dermatoloji uzmanına görünmeniz gerekir.

Dermatoloji uzmanınızın tercih edeceği tedavi aknenizin tipi ve şiddetine göre değişir. Sivilce tedavisi için başvurduğunuzda mutlaka doktorunuza; kullandığınız makyaj malzemeleri, losyonlar ve ağız yoluyla aldığınız ilaçlarla ilgili bilgi veriniz.

Akne (sivilce) etkili bir şekilde tedavi edilebilir ancak tedavi yavaş ilerler. Sivilce tedavisinde iyileşmeler 2. ayda başlar ve 4-8 ay arasında tamamen bir düzelme sağlanır. Özellikle ilk 1. ayda aknenin artması gibi durumlar söz konusu olabilir.

Bunu bilerek sabırlı ve cilt doktorunuzla irtibat halinde olursanız akne tedavisi sizin için en iyi sonuçları verecektir.


Benler

MELANOSİTLERİN BOZUKLUKLARI

MELANOSİTİK NEVUSLAR(benler)

Çoğunlukla ben olarak adlandırılan 0.5 cm den küçük, sınırları belirli, akkiz pigmente maküller, papüller veya nodüller olup, epidermis, dermis ve nadiren subkutan dokuda yerleşmiş melanositik nevüs hücre gruplarından oluşmuştur.

Beyaz ırkta en sık rastlanan oluşumlardan biri  olup, daha az sıklıkta zenciler ve koyu tenlilerde görülürken kızıl saçlılarda bulunmaz.

Ailesel bir özellik gösterir.

Güneş gören bölgeler yeni benlerin oluşumu için riskli bölgelerdir.

Bu çeşit benler erken çocukluk döneminde görülmeye başlarlar. Maksimum sayıya genç erişkinlik döneminde ulaşırlar. Daha sonra lezyonlarda kademeli bir şekilde fibrosis ve gerileme oluşarak çoğu 60 yaşından sonra kaybolur. Atipik melanositik nevuslar yaşam boyu görülmeye devam eder ve gerilemediğine inanılır. Atipik melanositik nevüsler melanom öncüsü lezyonlardır.

Nevuslar(benler) deri şikayetine neden olmaz. Eğer lezyon sürekli kaşınıyor ve hassasiyet varsa, sürekli kaşıntının malign (kanser) değişimin erken bir göstergesi olabilmesinden dolayı dikkatlice izlenmeli ve çıkarılmalıdır.

Eğer bir NMN saçlı deride, müköz membranda, genital bölgede yerleşmişse, çapında hızlı bir değişiklik olmuşsa, rengi alacalı ise, sınırları düzensiz ve genişliyor ise, bir travma olmadan lezyon erode olmuş ise, lezyonda sürekli bir acıma, kanama, kaşıntı olmuş ise mutlaka bir dermatolog (cilt hastalıkları uzmanı) tarafından görülmelidir.

HALO NEVOMELANOSİTİK NEVUS

Lezyon bir NMN olup, lökoderma veya depigmente (açık renk) bir halka ile çevrilidir. Bu  açık renkli halka melanin azalmasına veya dermoepidermal bileşkedeki melanositlerin kaybına bağlıdır.

Halo nevüsler çoğu kez artada yerleşmiş pigmente nevüsün regresyonu ile birlikte kendiliğinden gerileme gösterirler.

Toplumda görülme sıklığı %1’dir. Kendiliğinden oluşabilir. Vitiligolu hastalarda ve melanomlu hastalarda oluşabilir.

Eğer klinik bulgular atipik ise nevus alacalı renkli ve/veya düzensiz sınırlı ise tıbbi olarak çıkarımı gereklidir.

MAVİ NEVUS

Sonradan deride beliren, iyi huylu, sert, mavi-gri siyaha kadar değişen renklerde, keskin sınırlı, papül veya nodül olup, melanin üreten dermal melanositlerin lokalize proliferasyonunu gösterir.

Çocukluk ve genç erişkinlik döneminde başlar. Melanosit adlı hücrelerin dermis katmanındaki ektopik birikimlerinin sonucunda oluşur. Genellikle herhangi bir  şikayete neden olmaz.

Papül, nodül görünümünde, genellikle çapı 10mm altında, yuvarlak ve oval şekilli olabilirler.

Çoğunlukla el ve ayakların sırtında yerleşir. Kalçalar, bel, saçlıderi ve yüzde de oluşabilir. Çoğu kez değişikliğe uğramaz, nadiren malign melanom ( en kötü cilt kanseri) gelişebilir.

Çapı 10mm altında ve uzun yıllardan beri değişiklik göstermeyen mavi nevus genellikle eksizyon gerektirmez. Aniden ortaya çıkan veya varolan mavi nevustaki değişim cerrahi çıkarım ve dermatopatolojik inceleme gerektirir.

SPİTZ NEVUS

Çoğunlukla pembe veya açık kahverenkli, iyi huylu, kubbe şeklinde, kılsız, küçük (çapı 1cm den az ) nodüldür. Sıklıkla yakın zamanlarda hızlı büyüme öyküsü vardır.

Tüm yaş gruplarında oluşabilir. Nadiren 40 yaş üstünde gelişir. Lezyonlar birkaç ay içerisinde oluşur.

Yuvarlak, iyi sınırlı, düzgün yüzeyli ve kılsızdırlar.

Tamamen penbe, açık kahveregi, koyu kahverengi ve siyah olabilirler.

Serttir, çoğunlukla baş ve boyun bölgesinde dağılım gösterir.

NEVUS SPİLUS

Birkaç cm’den 15cm boyutuna kadar değişen büyüklükte olabilen deri seviyesinde bir lezyondur.

Homojen görünümlü bir zemin üzerinde çok sayıda koyu kahverengi leke şeklinde görülür.

Bu lezyondan çok nadiren malign melanom başlayabilir.

OTA NEVUS

Çok belirgin olmayan, bariz şekil bozukluğu yapabilen deride mavi, kahverengi oldukça koyu renkli bir pigmentasyon karışımıdır.

Doğuştan olabilir, daha sıklıkla erken çocukluk dönemi veya puberte döneminde ortaya çıkar ve yaşam boyu kalır. Malign melanom oluşabilir ancak nadirdir.

SEBOREİK KERATOZ

En sık görülen iyi huylu deri tümörüdür. Herediter olan bu benlerib sayısı birkaç taneden, birkaç yüz taneye kadar değişebilir. 30 yaşına kadar genellikle oluşmazlar.

Ömür boyu oluşmaya devam ederler. Erkeklerde daha sık görülür. Nadiren kaşıntılı olabilir.

Erken lezyonları küçük 1-3mm boyutunda deriden hafif kabarık papül, kahverengi veya daha açık renkli olabilir.

Yüzeyi yağlı bir his verir, siğilimsi bir görüntüsü vardır. Büyükleri 6cm çapında olabilir. Kahverengi, gri, siyah, deri rengi, yuvarlak ve oval şekilde olabilir.

BECKER NEVUS

Bütün ırklarda görülür. Genellikle erkeklerde gelişir. Doğuştan değildir. Genellikle 15 yaşından önce, bazen bu yaştan sonra ortaya çıkar.

Lezyon genel olarak deri yüzeyindedir, nadiren kabarık bir yüzey eşlik edebilir. Renk olarak açık kahverengi olup, keskin hatlı sınırlarla birlikte coğrafik bir yapıya sahiptir.

En sık yerleştiği bölgeler omuzlar ve sırttır. Lezyon üzerinde kıl çoğalması lekelenme ile beraber olur ve lekeli alanlarla sınırlıdır. Bir veya iki yıl boyunca genişler sonra sabit kalır. Nadiren rengi solar.

SEBASE NEVUS

Saçlıderi ve nadiren yüz bölgesinde gelişir.

Lezyon kılsız, ince ve kabarıktır.

1-2cm büyüklüğünde ve yüzeyi pürtüklü görünümdedir.

Hastaların %10 unda kötüye dönüşüm gözlenir.

Puberte dönemi civarında cerrahi çıkarım önerilir.

EPİDERMAL NEVUS

Genellikle doğuştandır veya bebeklik döneminde oluşur. Nadiren puberte döneminde ortaya çıkar.

Baş bölgesindeki tüm epidermal nevüsler doğuştandır. Epidermal nevüslarin birkaç farklı tipi vardır.

Verrüköz epidermal nevüs lokalize veya birden fazla olabilir. Lezyonlar deri renginde, kahverengi veya grimsi  olabilir.

Üzeri pürtüklü görünümdedir. Özellikle uylukta sıklıkla çizgisel tarzda yerleşir. Lezyonlar eritem, kepeklenme ve kabuklanma gösterebilir. Lezyonlar giderek büyür ve adölesan dönemde stabil hale gelir. Yaygın epidermal nevüs bir multisistem hastalığı olabilir. Diğer sistemlerde gözden geçirilmelidir.

- DERMATOFİBROM: Genellikle ekstremitelerde oluşan, çok sık görülen, düğme benzeri dermal bir nodüldür. Kadınlarda daha sık görülür genellikle erişkin yaşlarda ortaya çıkar.

Genellikle bir böcek ısırığına karşı gelişen geç bir histolojik reaksiyonu temsil ettiği düşünülür. Genellikle şikayete neden olmayan 3-10mm boyutunda papül veya nodüldür.

Yüzeyi donuk, parlak veya kepekli olabilir. Rengi pembeden, koyu kahverengine kadar değişebilir. Daha sıklıkla bacaklarda yerleşir. Kol ve gövde tutulumuda olabilir.

Lezyonlar birkaç ay boyunca giderek belirgin hale gelir. Yıllarca değişmeden kalır ve kendiliğinden gerileyebilir.

Cilt Kanseri

Tek yada çok sayıda, ayrık, kuru, kaba ve yapışık kabuklu lezyonlar yetişkinlerin güneşe maruz kalan derisinde oluşur. Deri kanseri öncüsü lezyondur.

Güneşe kronik maruz kalmış yerlerde oluşur. Oldukça yaygındır. Çok güneşli ülkelerde yaşayanlarda 30 yaş civarında başlar.

Açık ten rengine sahip kişilerde bu deri kanseri öncüsü lezyon türü daha sık görülür.

Çiftçiler, denizciler, açık havada spor yapanlarda sıklıkla görülür.

Yatkın kişilerde uzamış ve tekrarlamış güneş teması sonrası hücrelerde oluşan birikici zarar sonrasında görülür.

Sarı- kahverengi, kahverengi üzeri pürtüklü, zımpara kağıdı gibi, genellikle 1cm den küçük oval veya yuvarlak şekilli deri seviyesinde veya biraz kabarık olabilir.

Yüzde (burun, alın, yanaklar, alt dudak, kulaklar, boyun, önkol, el sırtı, baldır ve kel erkeklerin saçlı derisinde oluşabilir.

Nadiren kendiliğinden kaybolabilir, fakat genellikle yıllarca kalır. Üzerinden deri kanseri gelişebilir.

Önlemek için güneş gören heryere  günde en az bir defa, yoğun güneş maruziyeti olacaksa sık aralıklarla güneş koruyucu sürülmelidir. Mevcudiyeti halinde mutlaka tedavi edilmelidir.


DERİ BOYNUZU

Papüler veya nodüler tabanı olan, değişik çap ve uzunlukta keratotik bir ucu bulunan boynuz şeklinde bir klinik tablodur. Çoğunluğu büyümüş aktinik keratozlardır.

Tabanında deri kanseri veya deri kanseri öncüsü lezyon olabilir.

Boyutları birkaç milimden santime kadar değişir. Genellikle yüz, kulak, el sırtı veya önkolda yerleşir.

Zemininde başka bir deri hastalığı olabilir. Mevcudiyeti halinde mutlaka tedavi edilmelidir.

BOWEN HASTALIĞI

En sık ultraviyole radyasyonu veya human papulloma virüs infeksiyonu nedeniyle oluşur. Arsenik, katran, ısıya kronik maruziyet ve kronik radyasyon dermatiti oluşumuna neden olabilir.

Tek yada çok sayıda kepekli veya sert bir kabuk içeren deri seviyesinde veya deriden kabarık olabilen lezyonlardır. Çoğunlukla belirti vermezler bazen kanayabilirler.

Keskin kenarlıdırlar, penbe veya kırmızı renkte olabilirler. Kahverengi, siyah tonlarında da olabilir. Güneş gören bölgelerde ve genital bölgelerde ortaya çıkabilir.

Tırnak yatağını da tutabilir. Deri kanserine dönüşüm olacağından mutlaka tedavi edilmelidir.

B - SKUAMÖZ HÜCRELİ CİLT KANSERİ

Derideki keratinositlerin malign bir tümörüdür. Genellikle 55 yaşından büyüklerde, güneş ışığına fazla maruz kalan bölgelerde, fototerapi, PUVA tedavisi sonrasında, iyonizan radyasyon veya psöriasis için metotreksat tedavisi kullananlarda gelişir.

Açık havada çalışan kişilerde, çiftçilerde, gemiciler, cankurtaranlar, inşaat işçileri, havuz ve tersane işçilerinde sıklıkla görülür.

Bazı  virüsler (human papülloma virüs) ilişkilidir. Organ nakli yapılan kişilerde veya inflamatuar bir hastalık nedeniyle immunsupresyonu olan kişilerde, bazı kronik hastalıklarda, zift, katran, ham parafin yağı, nitrözüre, lubrikan yağlar, kreozot, fuel oil maruziyetinde inorganik arsenik alımında görülür.

Yatkın bir hastada bir aydan fazla devam eden, yavaşça gelişen, herhangi bir izole keratotik yada plak aksi ispatlanana kadar karsinom olarak düşünülür. Genellikle semptomsuzdur.

C - BAZAL HÜCRELİ KANSER

Deri kanserlerinin en yaygın tipidir. Genellikle 40 yaşından sonra görülür. Erkeklerde daha sık gözlenir.

Esmer ve koyu tenli kişilerde nadirdir. Gençlikte aşırı güneşe maruziyet yaşlanınca bazal hücreli cilt kanseri geliştirme riskini arttırır. Farklı klinik tipleri mevcuttur.

Özellikle pigmente bazal hücreli cilt kanseri diğer  pigmente lezyonlarla karışır.

En iyi tedavi şekli cerrahi çıkarımdır.

D - MERKEL HÜCRELİ KANSER

Sebebi tam olarak bilinmeyen bu cilt kanseri tipi, kronik güneş hasarı ile ilişkili olduğu düşünülen tek yada çok sayıda olabilir.

Baş, kol ve bacaklarda yerleşir. Penbe, kırmızı, mor, kahverengi renklerde olabilir.

Hızlı büyür genellikle 50 yaşından sonra ortaya çıkabilir.

Tedavisi cerrahi çıkarımdır.

MELANOM ÖNCÜLERİ VE MELANOM

- MELANOM ÖNCÜLERİ: Melanom öncüleri iyi huylu benlerdir. Ancak kötüye dönüşme potansiyeline sahip olduklarından melanoma neden olabilirler. İki tipi tanımlanmıştır.

1 - Atipik nevomelanositik nevüsler: Normal görünümlü deriden veya birleşik bir melanositik nevüsün parçası olarak gelişebilirler. Sık görülen nevüslerden klinik olarak farklıdır. Daha büyük, daha fazla renge sahiptir. Asimetriktir, sınırları düzensizdir.

Çocuk ve erişkin dönemde başlayabilir. Beyaz tenli olanlarda daha sık olarak görülür. Ailesel özelliği vardır. Etkilenen kişilerde yıllar geçtikçe yenileri çıkmaya devam eder.

Atipik melanositik nevüsler melanom riski taşıyan kişilerde belirteç ve yüzeyel yayılan melanomda da öncü olarak değerlendirilirler. Tedavisinde mutlaka dar sınırla cerrahi çıkarım yapılmalıdır.

Tanının histolojik olarak doğrulanmasına izin vermediğinden lazer ve benzeri tahrip yöntemleri asla kullanılmamalıdır.

2 - Konjenital (Doğuştan olan) nevomelanositik nevüsler: Çok küçükten, çok büyüğe değişen herhangi bir ebatta olabilir. Bebeklik döneminde belirgin hale gelir. İyi huyludurlar. Fakat boyutuna bakılmaksızın kötüye dönüşme riski taşırlar.

Tüm ırklarda görülebilir, kadın ve erkekte görülme oranı eşittir. Doğumda görülür veya bebeklik dönemindede ortaya çıkabilir. Cerrahi çıkarım tek kabul edilebilir tedavi yöntemidir.

Mümkün olan en kısa sürede çıkarılmalıdır. Doku genişleticiler, flep kaydırma, doku kültürü gibi yöntemler kullanılabilir.

- MELANOM: Melanom derinin en kötü huylu tümörüdür. Normal deriden veya daha önce varolan bir benden kaynaklanabilir. Sık görülen bir deri kanseridir. Deriden kaynaklanan başlıca öldürücü hastalıktır.

Genç yetişkinlerde görülen en yaygın cilt kanseri türlerindendir. Tüm kanserler içinde erken tedavi edilebilir tümörün saptanmasının en başarılı sonuç verdiği cilt kanseri türü deri melanomu olup, bu suretle metastatik hastalık ve ölüm engellenmektedir.

Melanomların yaklaşık %30’u daha önceden varolan melanositik lezyondan, %70’i de normal görünümlü deriden başlamaktadır.

Aşağıdaki risk faktörlerini taşıyan kişiler melanom için dikkatli olmalıdır.

- 5’ ten fazla ve 5mm boyutundan büyük atipik nevüse sahip  olanlar
- Vücudunda 50’den fazla nevüse sahip olanlar
- Kızıl saç ve çillenmesi olanlar (çoğunlukla bu kişiler çok az sayıda ben vardır ya da hiç yoktur).
- Deri foto tipi 1 ve 2 olanlar
- Özellikle 14 yaşından önce ciddi güneş yanığı geçirenler
- Melanoma sahip aile öyküsü olanlar
- Atipik melanositik nevüs sendromu

Klinik Tipleri:

- İnsitu Melanom
- Lentigo Malign Melanom
- Yüzeysel yayılan melanom
- Nodüler Melanom
- Desmoplastik Melanom
- Akral Lentiginöz Melanom
- Mukozal Malign Melanom

Mantar (Tinea)

Tinea Pedis ayağın mantar enfeksiyonunu belirtmek için kullanılan bir terimdir. Mantarlar yaşayan mikroorganizmalardır ve her insanda büyüyüp çoğalırlar. Bu enfeksiyonun oluşmasında kişilerin  ayak  ve ayakkabı  hijyeninin  önemi büyüktür.

Geleneksel olarak çıplak ayakla  dolaşan  kişilerde  gelişmemektedir. Ayağın terli, nemli ve yetersiz havalanıyor olması etken mantarların gelişmesi için birebir ortamlardır.

Mantar Enfeksiyonu Neden Olur?

Mantarlar  nemli - ıslak  ortamlarda büyümeyi  sevmektedir. Terleyen ayak, yıkandıktan sonra kurulanmamış ayak, sıkı ayakkabılar ve çoraplar, sıcak iklim, mantar gelişimini  kolaylaştırmaktadır. Mantar enfeksiyonu değişik kişilerde, değişik klinik görüntüler verebilir.

Parmak aralarında soyulma, kabuklanma, çatlaklar, ayak tabanında kızartı, kabuklanma, kepeklenme, su dolu kabarcıklar, kaşıntı gibi birbirinden farklı şekillerde görülebilir. Ayak tırnakları da bazen enfekte olabilmektedir. Mat, rengi değişmiş, kalınlaşmış veya tırnağın şeklini yitirmiş, tırnak gibi değişik klinik görüntülerle karşımıza çıkabilmektedir.

Tedavi edilmediği taktirde ayakta oluşan çatlamalar ve deri bütünlüğünün bozulması bakteriyel enfeksiyonların gelişimini kolaylaştıracaktır.

Mantar Tanısı Nasıl Konur?

Direk muayene, direkt gözle inceleme dışında, deri kepeğinin mikroskopta incelenmesi, wood lamba muayenesi ve alınan deri kazıntılarının mantar üreme ortamında ekilerek üremenin olup olmadığına bakılmasını ( kültür) da içermektedir


Mantar Tedavisi

Mantar tanısı konulur konulmaz tedavi başlatılmalıdır. Basit vakalarda sadece anti-fungal kremler yeterli olabilir. Daha ciddi vakalarda ayakları yıkamak için özel sabunlar, ağızdan alınan anti-fungal ilaçlar gerekebilir. Tırnak tutulumunu tedavi etmek oldukça güç olabilir. Anti-fungal tedavide tedavi protokolüne tam uyulmalıdır. Deri daha iyi görünüyor diye tedavinin kesilmesi halinde mantar tekrarlayabilir ve bu kez anti-fungal tedaviye direnç gelişebilir. Bu durumda daha komplike tedavilere ihtiyaç duyulabilir.

Mantar Enfeksiyonunu Nasıl Önleyebiliriz?

Aşağıda sayılan basit kurallara dikkat ile mantar oluşumu veya tekrarlamasını önleyebiliriz.

• Ayakları günde bir kez, gerekiyorsa daha sık yıkayınız ( sabunla ).
• Ayakları iyice kurulayınız ( özellikle parmak aralarını ).
• Ayakları kurulamadan çorap veya ayakkabı giymeyiniz.
• Sıkı ayakkabı giymeyiniz ( özellikle sıcak havalarda ).
• Hava alabilen sandalet tarzı ayakkabılar yaz ayları için ideal ayakkabı tipidir.
• Pamuklu çorap giyiniz, günlük veya gerekiyorsa daha sık değiştiriniz.
• Mümkünse evde çıplak ayakla dolaşınız.
• Yaz aylarında ayakkabı içine anti-fungal pudralar kullanınız.

Samyeli (P.Versicolor)

Samyeli (Pitriyazis versicolor), bir çeşit mantar hiflerinin yüzeysel büyümesi ile beraber olan kronik, sınırları belirli, sıklıkla gövdede oluşan değişik pigmentasyonlarla karakterize, skuamlı yamalardır.

Bu mantarı sıklıkla gövdede ortaya çıkar ve normalde ergenlik çağı ve üstündeki kişilerde deride keratin içinde ve kıl folikülünde bulunur.

Fırsatçı bir organizmadır. Bu infeksiyon bulaşıcı değildir.

Belirli uygun koşullar altında kalıcı floranın aşırı artışı ile oluşur.

Samyeli ’nin Başlangıç Yaşı

Genç yetişkinlerdir.

Samyeli Hastalığı ‘nı Hazırlayıcı Faktörler

Yüksek sıcaklık, nem, aşırı terleme, vücut direncinin düşmesi infeksiyon oluşması için zemin hazırlar.

Samyeli Deri Lezyonları

Nadiren orta derecede kaşıntılıdır. Kişiler genellikle lekeler nedeniyle kaygılıdır. Lekeler değişik çaplarda, oval ve yuvarlak şekilli, keskin sınırlıdır. Bronzlaşmamış deride lezyonlar açık kahverengidir. Bronzlaşmış deride beyazdır. Bazı lezyonlar kırmızı olabilir. Dağılım: Gövde ve kolların üst kısmı, boyun, karın, koltukaltı, kasık, kalça, genital alanlara dağılır.

Samyeli Klinik Seyri

Hazırlayıcı faktörler sürerse infeksiyon yıllarca devam eder.

Samyeli Hastalığı Tedavisi

Pitriyazis Versicolor hastalığında ağızdan alınan ve sürülen mantar ilaçları uzun süreli olarak kullanılır. Uygun bir şampuan ile tedaviye destek verilir.

Siğil (Conduloma)

Siğil (Conduloma)

SİĞİL ( HUMAN PAPİLLOMA VİRUS ENFEKSİYONU )

Siğil oluşumuna sebep olan human papilloma virus (HPV) enfeksiyonu insanlarda yaygın olarak bulunur. Deri ve mukoz membranlarda subklinik(dışarıdan bakınca belli olmayan) enfeksiyon veya çok değişik benign(belirgin) klinik lezyonlara sebep olurlar. Ayrıca deri ve mukozaların skuamoz hücreli kanserlerinin oluşumunda da neden olabilirler. 150’den fazla tipi tanımlanmıştır.

Sıklıkla ortaya çıkan 3 klinik tablosu vardır. 
1- Basit siğiller
2- Plantar siğiller
3- Düz siğiller

Basit Siğil
Okul çağı çocuklarının %20sinde ortaya çıkar ve tüm deri siğillerinin %70’ini oluşturur.

Plantar Siğil
Büyük çocuklar ve genç erişkinlerde daha sıktır. Deri siğillerinin %30’unu oluşturur.

Düz Siğil
Çocuk ve erişkinlerde ortaya çıkar. Deri siğillerinin %4’ünü oluşturur.

Mukozaları tutan HPV enfeksiyonunun en sık rastlanan şekli, cinsel temasla bulaşan hastalıkların en sık görüleni olan kondiloma aküminatumdur. Bazı HPV tipleri kanser etyolojisinde rol oynar. Doğum sırasında bebeğe geçebilir. Veya solunum yolundan alınması ile tekrarlayan bir  solunum yolu papillomatozuna yol açabilir.

Siğillerin Bulaşma Şekli

Deriden deriye temas yolu ile bulaşır. Bulaşma derinin üst tabakasının bütünlüğünü bozan travmalar ile kolaylaşır. Vücut direnci baskılanmış olanlarda, bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlarda, bebeklerde ve yaşlılarda bulaşma daha kolay olur. Etle uğraşanlarda mesleksel risk vardır.

Lezyonların Süresi

Tedavi edilmezlerse yıllarca sürebilirler..

Deri Siğilleri

Verruka Vulgaris

1-10mm boyutunda veya nadiren daha büyük, sert, üzerinde kalın bir kabuğa benzer tabaka içeren, yarık yüzeyli, karnıbahar gibi kabarıklıklar şeklindedir.

Tek tek veya dağınık olabilirler.

Filiform siğil denen çeşidi daha küçük bir tabana sahiptir.

Verruka Plantaris:

Ayak tabanında yerleşen ağrılı siğillerdir. Birçok siğilin birleşmesi ile mozaik siğili oluştururlar.

Verruka Plana: Hatları belirgin düz papüllerdir. Kalınlığı 1-2mm dir. Deri renginde veya açık kahverengindedir.

Epidermodisplazya Verrüsiformis: Üzeri düz, deri rengi veya açıkkahverengi papüllerdir. Çok sayıda ve birleşme eğilimindedirler.

 Siğil Tedavisi Yöntemleri

Keratolitik ajanlar
Elektrokoterizasyon
Kimyasal koterizasyon
Kryoterapi ile siğil tedavisi
Lazer ile siğil tedavisi

 

Herpes (Uçuk)

İLK ATAK

Çocuk veya genç erişkinlerde ateş ve bölgesel lenf bezi iltihabıyla ortaya çıkar. 7-10 gün süren ağır bir döküntü ağızda, dudakta veya yüzde olabilir. Uçuk çok hafif veya belirti vermeden de seyredebilir.

TEKRARLAYAN ENFEKSİYON

İlk uçuk atağını geçiren bireylerin %50’ sinde tekrarlayan ataklar görülür. Lezyonlar dudaklarda, alında, çenede, yanaklarda, göz kapaklarında ortaya çıkabilir. Ancak her zaman aynı bölgede veya bitişik bölgede tekrarlar. 2-4 gün içinde kabuklanarak, 5-7 gün içinde iyileşir.

HSV infeksiyonu, ilk atak da tekrarlayan infeksiyon da olsa deri veya mukozalarda kırmızı zeminde grup yapmış su dolu kabarcıklar şeklinde görülür. Kişi bir kere HSV ile infekte olduğunda HSV artık o kişinin vücudunda ömür boyu kalır. Bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla tekrar uçuk oluşturur.

BULAŞMA

Derinin deriye, deriden mukozaya, mukozadan deriye temas ile bulaşma olur. Kalabalık sosyal yaşam veya düşük sosyoekonomik düzey bulaşmanın artmasında önemlidir.

HERPES HASTALIĞI ‘NIN TEKRARINI ARTTIRAN FAKTÖRLER

Bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıklar, ilaç kullanımları ( kanser tedavi ilaçları, organ nakli ilaçları), kortizon, aşırı güneş maruziyeti, ışın tedavileri.

UÇUK TEDAVİSİ (HERPES TEDAVİSİ)

Sürme veya ağızdan antiviral etkinliği olan ilaçların alınması şeklindedir.

Saç Dökülmesi

Toplumlar saç ve saç şekilleri üzerinde sosyal ve kültürel bir rol oynarlar. Saç çizgisinin geriye kayması veya saçların incelmesi gerek erkek gerekse kadında çok önemli bir problem haline gelmiştir. Saçların neden döküldüğünü anlamaksızın, hastalar mucize tedaviler diye lanse edilen mega vitaminler, saçlı deri masajı, elektrikli uyarı ile saça uygulanan ilaçlar gibi yöntemlere yönelmekteler. Saç dökülmesi sık görülen bir olgudur her üç erkekten ikisinde değişik düzeylerde de olsa bir saç dökülmesi problemi gözlenmektedir. Yine oldukça yüksek oranda erkek ve kadında yaşamları süresince değişik tipte saç dökülme problemi görülebilmektedir. Doğru tanı konulması halinde saç kaybı olan pek çok insana yardım edilmesi mümkündür.

Normal Saç Büyümesi

Saçlı derideki kılların %90’ı sürekli olarak büyürler. Büyüme fazı 2-6 yıl arasında sonlanır. 
Saçların %10’u ise dinlenme fazındadır. Bu faz 2-3 ay kadar sürmektedir. Bu dinlenme fazı sonunda kıl dökülür. Günde 50-100 kıl arası dökülme normal olarak kabul edilir. Kılın dökülmesiyle aynı saç folikülünden yeni bir kıl üretimi başlar ve yeni bir saç üreme fazı başlamış olur. Saçlı deride kıl uzama hızı yaklaşık 2-2.5 cm/aydır. Yaşın ilerlemesi ile kıl uzama hızı da yavaşlar. Yine kısa saç uzun saça göre daha fazla uzamaktadır. Doğal sarışınlarda saçlı derideki kıl adedi 120.000 iken kumrallarda 105.000, kızıl saçlılarda 90.000 dır. Sayı fazlalığına rağmen sarışınlarda kılların kızıl ve kumral saçlılara göre ince olması nedeniyle daha az saç izlenimi olabilmektedir.

Aşırı Saç Kaybı Nedenleri

Aşırı saç kaybının değişik pek çok nedeni olabilir. Aşırı saç kaybını fark eden veya saçlarında incelme olan kişiler bir dermatolog ‘a başvurmalıdır. Etkenin ve tıbbi tedaviye yanıt verip vermeyeceğinin saptanması önemlidir. Dermatologlar deri ve deri ekleri ( saç , tırnak gibi ) hastalıkları konusunda uzmanlaşmış doktorlardır. Hastanın saç problemini diyet, alınan ilaçlar, ailede saç dökülme öyküsü, geçirilmiş hastalıklar ve saç bakımı üzerine sorular sorarak değerlendirilecektir. Dermatologlar kadınlara menstürel siklus , hamilelik veya menopoz üzerinde sorular sorabilir. Saçlı deri incelmesi sonrası birkaç kılın mikroskop altında incelenmesi veya daha ileri tetkik amaçlı saçlı deriden küçük biyopsiler almak gerekebilir.

1- Çocuk Doğurma: Hamilelik döneminde kadınlarda normale göre çok daha az saç dökülür. Fakat doğum sonrası birçok kıl dinlenme fazına geçer ve birden bire çok saç dökümü görülür. Bu dökülme genellikle doğumun 2-3 üncü aylarında olur. Bu durum 1-6 ay içinde tamamen geriye döner ( beraberinde farklı bir neden daha yok ise ).

2- Yüksek ateş, ciddi hastalıklar, ciddi grip: Böyle bir hastalıktan yaklaşık 3-4 hafta sonra birden bire çok sayıda kıl dökülür. Fakat bu dökülme genellikle hiçbir müdahaleye gerek kalmadan normale döner.

3- Tiroid ( Guatr ) Hastalıkları: Tiroit bezinin gerek aşırı, gerekse az çalışması saç dökülmesine neden olabilir. Tiroid hastalıklarında tanı laboratuar tetkikleriyle mümkün olmaktadır. Tiroid hastalığına bağlı saç dökülmesi uygun tedavi ile geri dönebilmektedir.

4-Gıdada yetersiz protein alımı: Mali nedenler veya zayıflama amaçlı proteinin yetersiz alınması halinde vücut, protein miktarını koruyabilmek için öncelikle kılları büyüme fazından dinlenme fazına sevk eder, aşırı kıl dökülmesi genellikle 2-3 ay sonra olmaktadır. Kıllar çekildiğinde kökleri ile birlikte kolayca ele gelir. Bu tür saç dökülmesi yeterli proteinin diyetle alımı ve devamı sonrasında normale döner.

5-İlaçlar: Bazı ilaçlar kullanan bireylerin çok az bir oranında saç dökülmesine neden olabilmektedir. Örnek olarak: Gut, artrit, yüksek tansiyon, kanı sulandırma, depresyon, tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar ve yüksek dozda alınması halinde VİTAMİN-A ve türevleri.

6-Kanser Tedavisi : Kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar saç hücrelerinde bölünmenin durmasına neden olur. Saç kılları ince ve kırılgan bir hal alır. Bu durum tedavinin 2-3 hafta sonrasında oluşur. Hasta saçlarının %90’ dan fazlasını yitirir. Saçlar veya kıllar tedavinin kesilmesi sonrasında tekrar uzamaya başlar.

7- Doğum Kontrol Hapları : Doğum kontrol hapı kullanırken saçları incelen kişilerde kalıtsal olarak saç incelme yatkınlığı söz konusudur. Kıllar incelirse, kadının jinekologuna başvurup doğum kontrol hapının değiştirilmesi için görüşmesi gerekebilir. Doğum kontrol hapının kesilmesinden 3-4 ay sonra kadın saçlarında dökülmeyi fark edecektir. Bu tablo doğum sonrası yaşanan saç dökülmesi ile benzerdir ve 1-6 ay içerisinde düzelir.

8-Düşük Serum Demiri: Demir eksikliği saç dökülmesine neden olabilir. Bazı kişiler diyette yetersiz demir alırlar, bazılarında ise yetersiz demir emilimi söz konusudur. Ağır kanamalı menstürel periyotlar sonrasında demir eksikliği gelişebilir. Düşük demir düzeyi laboratuar tetkikleri ile saptanabilir ve demir açığı demir tabletleri ile yerine konabilir.

9-Büyük Cerrahi Girişimler / Kronik Hastalıklar: Büyük cerrahi işlem geçiren kişilerde operasyondan 1-3 ay sonra aşırı saç dökülmesi görülebilir. Dökülen saçlar kendiliğinden, zamanla geri döner. Kronik hastalığı olan kişilerde ise saç geri dönüşü genellikle görülmemektedir.

10-Alopesia Areata : Bu tip saç dökülmesi saçlı deride yuvarlak, düz yüzeyli, bir jeton veya daha büyük boyutta kılsız alanlar şeklinde görülür. Hastalık sadece saçlı deriye özgü değildir. Vücuttaki herhangi bir bölgede kıl dökülmesi görülebilir. Hastalığın nedeni bilinmemektedir. Kılların dökülmesi dışında genellikle kişinin sağlığı mükemmeldir. Bazı vakalarda kılar kendiliğinden uzayabilmektedir. Dermatologlar bu vakaların büyük bir kısmının tedavisini sağlayabilmektedir.

11-Saçın Kalıtsal İncelmesi veya Kelleşme: Ailevi saç dökülmesi en sık görülen saç incelme türüdür. Yatkınlık anne veya baba tarafından iletilebilir. Kadınlarda bu tip saç incelmesi probleminde tam kellik gelişmemektedir. Genellikle adölesan çağından sonra kıllarda incelme başlar. Bu türde saç dökülmesine Androgenetik alopesi adı verilir. Farklı pek çok tedavi ajanının bazı vakalarda yardımı olabilmektedir. Erkeklerde görülen androjenik alopeside ise günümüzde pek çok yeni ajan sayesinde saçların incelmesi durdurulabilmektedir. Kesin tedavi alternatifi maalesef olmayan bu tabloda bazı vakalarda saç transplantasyonu (saç ekimi) ile kozmetik olarak daha kabul edilebilir sonuçlar almak mümkün olmaktadır.

12-Saçın Mantar Enfeksiyonları : Bulaşıcı bir tablo olan mantar enfeksiyonları daha çok çocukluk döneminde görülmektedir. Saçlı deride küçük bir kabuklanan yara şeklinde başlayıp kısa sürede yayılan kırık saçlı, kızartılı, sıklıkla şişkin ve cerahatli yaralar şeklinde görülürler. Hastalık ağızdan verilen anti-fungal tedavi ile genellikle tedavi edilebilmektedir.

13- Uygunsuz Saç Bakım veya Uygunsuz Saç Kozmetikleri Kullanımı: Pek çok erkek ve kadın saçlarına pek çok kimyasal madde uygulamaktadır. En çok kullanılan ajanlar saç boyaları, ağartıcılar, saç düzleştiriciler veya kalıcı dalga yapıcı ürünlerdir.

Bu ürünlerin doğru kullanılması halinde genellikle saçta ciddi hasar oluşmamaktadır. Fakat bu kimyasalların sık kullanımı halinde kıllarda incelme, kırgınlık oluşabilmektedir. Saçlar kimyasal ajanın uzun süre tutulması, aynı gün içinde birden fazla prosedürün uygulanması veya ağartılmış bir saça kısa bir süre sonra tekrar ağartıcı uygulanması halinde kolayca kırılabilmektedir.

Böyle bir durum geliştiğinde en uygun yaklaşım kimyasal maddelerin uygulanmasına saç uzayıncaya kadar ara vermektir. Saçın sık şampuanlanması, taranması da kırılganlığı arttırabilir. Saç ıslakken daha kolay kırılır. Bu nedenle ıslak saçın sert kurulanması, ve kaba fırçalama veya tarama eylemleri saçın daha kolay kırılmasına neden olur.

Geniş aralıklı uçları yuvarlak tarak veya fırçaların kullanılması ile saçlarda kırılma azaltılabilir. Saçın gerilerek topuz şeklinde toplanması da saçların gerilmesi sonucu kopma veya dökülmeler olabilir.

Saç dökülmelerinin büyük çoğunluğu normal saç döngüsüne bağlıdır. Günde 50-100 saç dökülmesi normal olarak kabul edilir. Bu sayının üstünde saç dökülmesi veya kıllarda incelme gözlemeniz halinde bir cilt hastalıkları uzmanı doktora başvurunuz.

 

Çillerim İçin Ne Önerirsiniz?

musa 11 Ağustos 2013

Merhaba iyi günler, ben cilt kanseriyim. Güneş gören yerlerde yoğun şekilde çiller var ve burnumdan alınan biyopsiden sonra ben aldılar ve çil olmayan yerden yama yaptılar. Burnum beyaz, diğer yerler çilli. Görünümden çok rahatsız oluyorum, makyajla kapatıyorum. Yardımlarınızı bekliyorum. Nasıl bir çözüm önerirsiniz?

musas@gmail.com

Vitiligo İçin Ne Önerirsiniz?

kalımsız. 14 Ağustos 2013

Bende yaklaşık 4 senedir vitiligo var. Değişik bitki ilaçları kullandım ama geçmedi, elimin üzerinde de çıkmaya başladı. Şimdi ben ne yapacağım?
kalimsiz@hotmail.com

SPONSORLARIMIZ

  • THY

    DETAYLI BİLGİ
  • ONURAIR

    DETAYLI BİLGİ
  • PEGASUS

    DETAYLI BİLGİ
  • DOĞAN HASTANESİ

    DETAYLI BİLGİ